13 Ekim 2013 Pazar

       'Çay'dan 


           Takvimlerim yırtık, saatten bihaber kalmışım kireç kokulu odada. Gökyüzü kadar siyah kokan bir şey ararım kendime. Dertli bir ana gibi tüten demlikten dökerim demli bir çay. Sakızı kurumamış ahşap masaya bırakırım. Masada bir de ufak fesleğen. Kireç kokulu odam.
           Bilirsin ben çay severim. Çay beni sever.
          Canım beyaz kağıtlar çeker sonra. yazmak isterim. Bir yudum alırım ince belliden. Unuturum yazmayı. Boğazımda kalan her şeyi yutkunurum onunla. Dokunurum fesleğene, dağılır gider dertlerim. Düşünürüm umumi hususi her şeyi. Çay içtiğim her an gelir aklıma. Kışıyla ince bellimi titreten Ankara bilirsin çayı severim. Avuçlarım arasında sakladığım çay gibi ısıtır zerrelerimi anılarım hayallerim. Hayal kurmama bir çayın yanında izin veririm. Ilık baharlarda bir aşkın dizinde uyutulduğumu, perde perde gökyüzünde gelen serin türküleri dinlerken dizlerde, çayı hatırlarım. Bir şiir kadar içli bir şiir kadar hicran kokar çayım. Tüm ölü şairler üşüyen bardakta dirilir. Ey çay kokulu ruhlar bitiremediğiniz dizeleri bir bardak çaya miras bırakacak kadar çok mu sevdiniz çayı. Dokunurum yakan kelimelere buz tutmuş parmak uçlarımla. Bir arayış bir umutla bir yudum alırım. Tanrı'yı bulurum yudumlarda. inanmışlığın gerçekliği kadar sıcaktır, yakar dudaklarımı. Dudak payı inkardır. Çay ibadet.
           Bana bir çay söyleyenin bir ömür kölesi olurdum. Ben çayı çok severim. Çayı seveni de severim. Ismarlama bir çay içtim dirilen şairler ve Tanrı eşliğinde. İşte ben seni bu yüzden sevdim sevgili. Çay eşliğinde. Tüttüğün kadarıyla. Çay gibi aziz ol..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder